Hava Kirliliği ve Sağlığımız

Doğal olarak havada bulunmayan maddelerin ya da normalde zararlı olmayan miktarlarda bulunan maddelerin artmasına bağlı olarak, insanların yaşamını, sağlığını olumsuz etkileyen, zararlara yol açan duruma hava kirliliği denmektedir. Orman yangınları, yanardağ faaliyetleri, çöl tozları, ulaşım, sanayii ve ısınmadan kaynaklanan kirleticiler başlıca etkenlerini oluşturur.

Sağlık riskleri arasında ilk beş sırada yer almakta olup, dünyada her yıl yaklaşık 7 milyon, ülkemizde ise 32 bin civarında insan, buna bağlı hastalıklar nedeniyle erken ölmektedir. UNICEF’in politika geliştirme raporunda, 2019’da Avrupa ve Orta Asya’da 5.800’ün üzerinde, %85’i henüz yaşını doldurmamış çocuk ve gencin, hava kirliliğine bağlı sebeplerden hayatlarını kaybettiği vurgulanmıştır. Hava kirliliğinin sağlığa olumsuz etkileri vücuda giriş şekli, maruziyet süresi, etkenlerin yoğunluğu ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Bununla beraber, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Grup I kanserojen olarak tanımlanan hava kirliliğinin, akciğer kanserine neden olabildiği artık bilimsel bir gerçek halini almıştır. Ayrıca mesane kanserinin gelişiminden de sorumlu etkenlerden biri olarak gösterilmektedir.

Havada bulunan kirletici maddelerden kükürt oksitler akciğer hava keseciklerinin daralmasına, azot oksitler ise hava yolu zedelenmelerine ve bunun sonucu akciğer savunma mekanizmasının bozulmasına neden olabilmektedir.

Doğum öncesi anne karnında hava kirliliğine maruz kalan bebeklerin, ileriki yaşlarında solunum hastalıklarına yatkın oldukları, çocuklarda akciğer gelişimini bozarak sağlıksız bir gelişme sağladığı; daha fazla alt solunum yolu enfeksiyonlarına ve zatürre nedeniyle ölümlere yol açabildiği bilinmektedir. Ayrıca, genetik bozukluklar, anemi (kansızılık), zihinsel gerilik, otizm ve davranış sorunlarına da neden olabilmektedir.

Yapılan bilimsel araştırmalar çerçevesinde, hava kirliliğinin doğrudan etkisi sonucu gelişebilen temel hastalıklar, kanser, kalp-damar hastalıkları ve KOAH’tır. (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı: akciğerlerde bulunan hava keseciklerinin -bronş- tıkanması sonucunda, alınan temiz havanın yeteri kadar emilememesi ve dokulara yeterli oksijen iletiminin yapılamaması nedeniyle oluşan solunum güçlüğü, öksürük ve nefes darlığı...)

Yaşlı ve kronik akciğer ile kalp hastalığı olanlar, hava kirliliğinden çok daha olumsuz bir şekilde etkilenir. Bu etkilenme, akciğerlerde zedelenme sonucu ortaya çıkan hafif belirtilerden, yaşam kaybına kadar değişebilmektedir. Buna bağlı ölümler, genellikle bebeklerde zatürre, yaşlılarda ise kardiyopulmoner sorunlardan meydana gelmektedir. Buna ek olarak, Alzheimer, metabolik sendrom, bunama, diyabet, apandisit gibi birçok hastalığı da tetikleyebildiği belirtilmektedir.

Dış ortam hava kirliliğinin artış gösterdiği kış aylarında, özellikle kalp ve akciğer hastalarının çok dikkatli olması, ev içi hava kirleticilerinin kaldırılmasına (mesela tütün kullanımı gibi) ve kirliliğin görece azaldığı
saatlerde evlerini mutlaka havalandırmaları gerekmektedir.

Chicago Üniversitesi tarafından yayımlanan Hava kalitesi Yaşam Endeksi raporunda, tüm ülkelerin Dünya Sağlık Örgütü hava kirliliği standartlarını karşılaması durumunda ortalama insan ömrünün 2,3 yıl uzayabileceğine dikkat çekilmiştir.

Dünya çapında 131 ülke ve 7 bin 323 kentin hava kalitesinin ölçüldüğü 2022 Dünya Hava Kirliliği Raporu’na göre ise, Avrupa’nın en yüksek hava kirliliğine sahip ilk 15 şehri arasında 5 şehrimizin bulunuyor olması, bu konuda ülkemizce atılması gereken ciddi adımlar olduğunu vurgulamakla beraber, yurttaşlarımızın bu konuda ne kadar duyarlı olması gerektiğini de göstermektedir.

İnternette www.havaizleme.gov.tr verilerine anlık olarak ulaşılabileceğinizi hatırlatır, hepinize sağlıklı günler dilerim.