HIV Nedir? Bulaş Yolları Nasıl Gerçekleşir?

2005 yılında HIV ile yaşayan kişilerin eşit, adil, ücretsiz sağlık ve tanı hizmetlerine erişim sağlaması amacıyla kurulan Pozitif Yaşam Derneği'nin bilgi notlarından yola çıkarak, 'HIV nedir?, Tedavisi nasıldır?, Olası bulaş yolları nasıl gerçekleşir ve riskli davranışlar nelerdir?' gibi soruların cevaplarına bakacağız.

HIV Mİ AIDS Mİ?

HIV, insan bağışıklık yetmezliği virüsü olarak bilinen ve bağışıklık sistemi hücresi CD4'e bağlanarak vücuda giren, genetik materyalini kopyalayarak çoğalan bir virüstür. AIDS, HIV enfeksiyonunun ileri evresi olarak adlandırılır; bu evrede CD4 hücrelerinin sayısı azalır ve bağışıklık sistemi diğer enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelir. Ancak HIV ile yaşayan herkes AIDS evresine gelmez ve düzenli tedavi ile AIDS'ten önceki evrede kalabilirler. HIV enfeksiyonunun AIDS evresi ise geri dönüşü olmayan bir evre değildir. HIV enfeksiyonu tanısı almış kişiler, etkili tedaviler sayesinde bu evreden çıkabilmektedirler.

Kısacası HIV enfeksiyonu HIV ile karşılaşılan andan itibaren başlayan klinik sürecin adıdır ve tedavisi olan kronik bir enfeksiyondur. 1990’lı yıllarda uygulanmaya başlanan tedavilerle birlikte Dünya Sağlık Örgütü tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkartılan HIV enfeksiyonu, tansiyon ve şeker hastalığı gibi hastalıklarla birlikte kronik yani yaşam boyu kontrol altında tutulabilen hastalıklar arasına girmiştir.

HIV TEDAVİSİ

Bilinenin aksine HIV enfeksiyonunun tedavisi, 1990'lardan itibaren farmakolojik gelişmelerle büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Başlangıçta günlük 20-25 tablet ilaç rejimlerinden günümüzde günde sadece bir tablet kullanımına geçilmiştir. HIV tedavisi, virüsü tamamen yok etmek yerine kontrol altına almayı hedefler; antiretroviral ilaçlar, virüsün çoğalmasını durdurarak bağışıklık sistemini korur ve sağlıklı yaşamı sürdürmeye olanak tanır.

OLASI BULAŞ YOLU NEDİR?

Pozitif Yaşam Derneği'nin aktardığına göre HIV’in yalnızca üç bulaş yolu vardır. Bu bulaş yolları haricinde HIV bulaşı gerçekleşmesi mümkün değildir.

Bu bulaşlardan en yaygını 'Korunmasız Cinsel İlişki' yoluyla gerçekleşir:

"HIV enfeksiyonunun en yaygın bulaş yolu korunmasız gerçekleştirilen cinsel ilişkilerdir. Korunmasız anal ve vajinal cinsel ilişki sırasında cinsel sıvıların temasıyla birlikte virüs vücuda girebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel olmak üzere cinsel yönelimi fark etmeksizin tüm bireylere HIV bulaşabilmektedir. HIV oldukça kırılgan bir virüs olmasına rağmen tedavi görmeyen HIV ile yaşayan bir kişiyle korunmasız bir cinsel ilişki bile bulaş için yeterli olabilir. Korunmasız cinsel temas sayısı arttıkça, bulaş olasılığı da artmaktadır. Korunmasız gerçekleştirilen anal veya vajinal cinsel birleşmeler HIV geçiş riski açısından farklılık göstermektedir. Korunmasız anal cinsel birleşmede risk vajinal birleşmeye göre daha fazladır."

Bir diğer bulaş yolu da 'Kan Yoluyla' gerçekleşir:

"İçinde virüs bulunan kan ve kan ürünlerinin nakli ya da doku ve organ nakliyle HIV bulaşı gerçekleşebilir. Ancak 1985 yılında virüse karşı oluşan antikorların kanda tespit edilmeye başlanmasıyla, kan ve kan ürünlerinin hastaya verilmeden önce HIV yönünden test edilmesi yasal zorunluluk olmuştur. Bu nedenle kan nakliyle bulaş son derece azalmıştır. Damar içi uyuşturucu madde kullanıcılarının ortak iğne/enjektör kullanımı da kan alışverişine neden olduğundan HIV bu yolla da bulaşabilmektedir."

Son olarak ise 'Anneden Bebeğe Bulaş' yoluyla gerçekleşir:

"HIV; gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirmeyle bebeğe geçebilmektedir. Bu olasılık gerekli önlemler alınmadığı takdirde % 20 – 30’dur. Ancak HIV ile yaşayan bir anne gebeliği süresince tedavi almaya devam ederse, bu oran %0,5’in altına düşmektedir. Gebelik sırasında HIV tarama testi yapılması ve hızlıca HIV tedavisine başlanması yönündeki tavsiyeler, HIV ile doğan bebeklerin sayısını azaltmıştır. HIV ile yaşayan gebeler tedavi almaları halinde hekimlerinin onayıyla normal doğum yapabilmektedirler. Bebeğin doğumdan sonra belli bir süre koruyucu tedavi alması ve hekim kontrolü altında olması gerekmektedir. HIV emzirmeyle bebeğe bulaşabileceğinden, HIV ile yaşayan kadınların viral yükü belirlenemeyen seviyede olsa dahi emzirme önerilmemektedir."

HIV NASIL BULAŞMAZ?

Damgalamanın ve fobinin önüne geçmek için en net bilmemiz gereken konulardan biri HIV Nasıl Bulaşmaz sorusunun cevabı:

"HIV ter, tükürük, idrar, gözyaşı gibi vücut sıvılarıyla, hapşırık yada öksürük sırasında vücuttan çıkan partiküllerle, aynı tabak, çatal, bıçak, havlu kullanımıyla, aynı tuvalet ve duşun kullanımıyla, sivrisinek ve böcek ısırıklarıyla, tokalaşmak, sarılmak, öpüşmek, sürtünme, aynı ortamda bulunmak gibi sosyal davranışlarla bulaşmaz.

HIV dış ortamda hava ve güneşle temas ettiğinde çok kısa sürede bulaştırıcılığını yitirmektedir. HIV içeren kan ya da vücut sıvısının sağlam deriye temas etmesi bulaşmaya neden olmaz."

RİSKLİ DAVRANIŞLAR

HIV bulaş yollarını göz önüne aldığımızda olası tüm riskli davranışlar da karşımıza çıkmaktadır.

Cinsel sıvıların geçişini sağlayan tüm cinsel pratikler HIV geçişi için risklidir. Korunmasız (prezervatif/kondom/şapka/yelek/kılıf/kaput kullanılmayan) anal ve vajinal birleşme en yüksek riskli cinsel pratiklerdir.

Öpüşmek HIV geçişi açısından risk barındırmamaktadır. Tükürük içerisinde HIV bulunmasına rağmen tek başına HIV geçişini sağlayacak özelliğe sahip değildir. Tükürüğün içinde kan olması durumu ise HIV endişesi yaşayan birçok kişinin aklına gelen riskli durumlardan biridir. Kanlı tükürükle oral yolla HIV’in bulaşması için hem ağız içi mukozal dokunun tahrip olmuş olması gerekir hem de öpüşmeme kararı verecek kadar -gözle görülebilir, kokusu tadı alınabilir- kana gerek vardır.

Tek eşlilik doğrudan bir korunma yöntemi olmamakla birlikte HIV ile karşılaşma ihtimalini azaltan bir yaşam biçimidir. Korunmasız cinsel ilişki alışkanlığıyla birlikte çok eşli yaşam tarzı HIV ile karşılaşma ihtimalini arttırdığından çok eşlilik dolaylı olarak risk faktörlerinden biridir. Ancak tek eşli olan kişiler de Dünya Sağlık Örgütü’nün yılda en az iki kez HIV testi yapılması tavsiyesini unutmamalıdır.

Gebelik döneminde doktor kontrollerini yaptırmamak, HIV tarama testlerinin atlanması, HIV ile yaşayan kadınların enfeksiyon tedavilerini almamaları ya da aksatmaları, tedavi alamayan HIV ile yaşayan anne adaylarının normal doğum yapması, doğum sonrası yenidoğana önleyici tedavi verilmemesi ve HIV ile yaşayan annenin bebeğini emzirmesi HIV’in anneden bebeğe geçişi açısından riskli davranışlardır.

Detaylı bilgilere Pozitif Yaşam Derneği'nin resmi internet sitesinden ulaşabilirsiniz.

*Bu yazıdaki bilgiler Pozitif Yaşam Derneği'nin; Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), NAM aidsmap, TheBody internet sitelerinden ve Türk HIV/AIDS Platformu yayını olan HIV/AIDS Tanı İzlem ve Tedavi El Kitabı’ndan (Sürüm 2.0) derlemelerinden alınmıştır.